Ey adını bile hatırlamadığım ilkokul öğretmenim, şimdi ben okumadım ya hani suç senin biraz da :)
Annemin başında o örtü var diye benden yobaz diye bahsetmeseydin.
Annem Babam ayrılar diye, aile ortamında yetişmedim diye, annemle kaldığım için başımda baba yok diye bana p.ç muamelesi yapmasaydın.
Ki başta duran babalar bile benim babam kadar ilgili değilken bu damgayı yapıştırmasaydın.
En osuruktan sebeplerle cetvelle parmak uçlarıma vurmasaydın. (Çok acıyodu lan)
Anlamadıklarımı vurarak değil de konuşarak anlatmaya çabalasaydın.
Okuyup öğrenmenin kıymetini anlatmak yerine ülke meselelerine değinmeseydin.(Mini mini 2ler ya da 3lerdik ne anlardık?)
Yaşadığımız çevreyi aşağılamak yerine ülkemi bana sevdirseydin.
Savunduğun ilkelerin birine uysaydın.
Belki ben şimdiki ben olmazdım teşekkür ederim :)
Sevmeyi yıllar sonra ardıma dönüp baktığımda senden bile nefret etmiycek kadar öğrenmişim...Bu yeterli benim için.
Saygılar.
BigaripWomen
20 Kasım 2009 Cuma
İlk Öğretmen Unutulmaz.
İnsanlar devamlı bir anı anlatma peşinde gibi geliyor bana. Özellikle askerlik veyahut okul anıları, başladı mı bitmek bilmiyor. Sanırsın ki adam sırf ilerleyen zamanlarda anlatacak bir anısı olsun diye askere ya da okula gitmiş. Öyle güzel anlatıyorlar bide, vay vay diyorsun. Askere giden herkesin komutanını dövmesi ya da üniversite okuyan herkesin okulun don juan’ı olması gibi. Yada lisede en çılgın sınıfın mensubu olmak filan. Peki ilk okulu neden es geçiyoruz gül yüzlüler, keman kaşlılar? Benim hatırlamama sebebim yediğim dayaklardandır. Kısa ve net. Ha sanmayın ki yaramaz, laftan sözden anlamaz, serseri bir çocuktum. Aksine, okumayı yazmayı 5 yaşında öğrenmiş, 6 yaşında okula başlamış ve sınıfın ilk kırmızı kurdelesini takması yetmiyormuş gibi okumayı birçok arkadaşına da öğretmiş bir çocuktum. Ama nedense öğretmenimiz Osman Mülayim böyle düşünmüyordu. En ön sırada oturmamın, yediğim dayaklara olan katkısını ise yeni yeni çözüyorum. Hapishane de veyahut karate kursuna gitmedim ilkokul için, gayet devlet okulunda okudum. Hocamız da psikopat bir adam değildi elbet, onun da hakkını yemeyelim. Ama en son ilkokul arkadaşlarıyla buluşmamızda O’nu arayıp herkes sırayla konuştuktan sonra “hocam Aras’ta konuşsun sizinle” diyip telefonu bana doğru uzatırken, kulağıma doğru telefonu yakınlaştırırken çıkan bir “hayır” sesi her şeyi anlamama yetti. Ajitasyonun dibine vurarak; işte bu da benim dayaksız tek anım diyebilirdim, ama demedim. Dayağın yanında güzel şeyler de vardı. Misal, “Sevemez kimse seni” adlı türk sanat musikisi eserini bize Osman hocamız öğretmişti. Belki sınıf arkadaşlarım için bu pek bir şey ifade etmeyebilir ama benim için çok değerli bir anı. Bir de gamze vardı o değerli anılara ilişkin. Ne güzel kızdın sen Gamze, ilkokul yaşantımın bir dönemini seni düşünerek geçirdim. İlk aşk, ilk öpücük, ilk randevu unutulmaz duygusallığından bu güne dair ben de sözümü söylüyorum. İlk öğretmen unutulmaz.
Aras Çolak
Aras Çolak
3 Kasım 2009 Salı
Öğretmen Güncesi
bir sene sonra ingilizce öğretmeni olacak bir bünyeyim aslında..(çok da kendimden eminim keza kpss de kimmiş de derim hiç gocunmam hafız:p) çok fazla ciddi değilim istesem de olamam..olsam da çekilmem..belki çekilirim ama olsun derim çıkarım işin içinden..hatun kişisi olmanın getirilerinden diyelim :)))
1MK ya yazmak da öğretmen olma yolundaki adımlarımdan biri gibi geldi bir anda:)) size hikayemi anlatayım bari de konuyla alakalı ilk yazım oluversin bu..zaten pazartesi günleri staj maratonuna giren bir bünye olarak size öğretmenliğin değişik açılarını da gösterebilirim..lakin 1 sene sonra elimdeki malzeme daha da çoğalacak demedi demeyin :)))
bu arada başta belirtmem gerekeni sonra belirtme huyum yine baş gösterdi bir anda :)) siz bu LaLe kim diyebilirsiniz..aslım insanbünyesi benm arada sırada başınızı şişiren bir mahlukat işte..neyse hikayemize dönelim de kafanız fazla şişmesin en iyisi...
ilkokula başladığınız yıllarda size yöneltilen tek bir soru vardır..büyüyünce ne olacaksın evladım?..ben hep öğretmen diye cevap verdim bu soruya...aslında öğretmen de diyemiyordum..r lerle ilgili ufak bir sorunum var da ayıptır söylemesi..keza hala var..ama olsun bunu da başka zaman anlatırız :D
ortaokulda iken bilal türkdönmez di türkçe öğretmenimin adı..sadece öğretmenim değil 2.bir baba akraba ne bilim bir insandan daha öteydi benm için..onunla birlikte öğretmenliği sevdm ben tekrar..ilkokulda o çocuk aklıyla verdiğim kararın ne kadar doğru bir karar olduğunu anladım..ve korudum istikrarımı..
öğretmen olma tercihimi ingilizceden yana yaptım ve sonunda üniversite son sınıfa kadar geldim ama ondan önce de bir hikayem var tabiki:)
ilk dersimi 2 sene önce 1 aralık ta erzurumdaki bir ilköğretim okulunda verdim..yaklaşık 25 tane gözleri pırıl pırıl 7.sınıf öğrencisinden oluşan bir sınıftı..30 kasımda ise çok sevdiğim kardeşim dediğim insanın istanbul-ısparta uçağında hayatını kaybettiğine dair haberi aldım..öğretmenlik belki bazıları için basit bir meslek olum zaten paso tatil yapıyorlar şeklinde yorum yaptıkları bir alandır ama siz o öğrencilerin karşısına çıktığınızda bütün dertlerinizi cebinize doldurmak zorundasınız blog okuru bünyeleri..herşeyi unutmak zorundasınız..ağlasanız da içinizden ağlamalı karşınızda duran 25 geleceğin önünde tebessüm etmek zorundasınız..canım dediğiniz insanı toprağa verdiğiniz gün dahi bunu yapmak zorundasınız işte...
işte o gün anladım mesleğimin aslında ne kadar büyük sorumluluk gerektirdiğini..ve her pazartesi yani staj günümde öğretmenler odasına ve sınıflara girdiğimde bu mesleği seçtiğim için bir daha seviniyorum...istikrarımı bozmadığım için sonuna kadar gittiğim için kendime en güzelinden bir aferim çekiyorum,dertlerimi cebime dolduruyorum ve gülümsüyorum öğrencilerime...
bu heyecan hiç yitip gitmez inşallah :)
kapandı perde...!
dipnot: yazımın başında ciddi olduğumda çekilmez olabileceğimi belirtmiştim bilgilerinize arz edilir :P =))
-Lale- (İnsan Bünyesi)
http://simsiyah1905.blogspot.com/
1MK ya yazmak da öğretmen olma yolundaki adımlarımdan biri gibi geldi bir anda:)) size hikayemi anlatayım bari de konuyla alakalı ilk yazım oluversin bu..zaten pazartesi günleri staj maratonuna giren bir bünye olarak size öğretmenliğin değişik açılarını da gösterebilirim..lakin 1 sene sonra elimdeki malzeme daha da çoğalacak demedi demeyin :)))
bu arada başta belirtmem gerekeni sonra belirtme huyum yine baş gösterdi bir anda :)) siz bu LaLe kim diyebilirsiniz..aslım insanbünyesi benm arada sırada başınızı şişiren bir mahlukat işte..neyse hikayemize dönelim de kafanız fazla şişmesin en iyisi...
ilkokula başladığınız yıllarda size yöneltilen tek bir soru vardır..büyüyünce ne olacaksın evladım?..ben hep öğretmen diye cevap verdim bu soruya...aslında öğretmen de diyemiyordum..r lerle ilgili ufak bir sorunum var da ayıptır söylemesi..keza hala var..ama olsun bunu da başka zaman anlatırız :D
ortaokulda iken bilal türkdönmez di türkçe öğretmenimin adı..sadece öğretmenim değil 2.bir baba akraba ne bilim bir insandan daha öteydi benm için..onunla birlikte öğretmenliği sevdm ben tekrar..ilkokulda o çocuk aklıyla verdiğim kararın ne kadar doğru bir karar olduğunu anladım..ve korudum istikrarımı..
öğretmen olma tercihimi ingilizceden yana yaptım ve sonunda üniversite son sınıfa kadar geldim ama ondan önce de bir hikayem var tabiki:)
ilk dersimi 2 sene önce 1 aralık ta erzurumdaki bir ilköğretim okulunda verdim..yaklaşık 25 tane gözleri pırıl pırıl 7.sınıf öğrencisinden oluşan bir sınıftı..30 kasımda ise çok sevdiğim kardeşim dediğim insanın istanbul-ısparta uçağında hayatını kaybettiğine dair haberi aldım..öğretmenlik belki bazıları için basit bir meslek olum zaten paso tatil yapıyorlar şeklinde yorum yaptıkları bir alandır ama siz o öğrencilerin karşısına çıktığınızda bütün dertlerinizi cebinize doldurmak zorundasınız blog okuru bünyeleri..herşeyi unutmak zorundasınız..ağlasanız da içinizden ağlamalı karşınızda duran 25 geleceğin önünde tebessüm etmek zorundasınız..canım dediğiniz insanı toprağa verdiğiniz gün dahi bunu yapmak zorundasınız işte...
işte o gün anladım mesleğimin aslında ne kadar büyük sorumluluk gerektirdiğini..ve her pazartesi yani staj günümde öğretmenler odasına ve sınıflara girdiğimde bu mesleği seçtiğim için bir daha seviniyorum...istikrarımı bozmadığım için sonuna kadar gittiğim için kendime en güzelinden bir aferim çekiyorum,dertlerimi cebime dolduruyorum ve gülümsüyorum öğrencilerime...
bu heyecan hiç yitip gitmez inşallah :)
kapandı perde...!
dipnot: yazımın başında ciddi olduğumda çekilmez olabileceğimi belirtmiştim bilgilerinize arz edilir :P =))
-Lale- (İnsan Bünyesi)
http://simsiyah1905.blogspot.com/
2 Kasım 2009 Pazartesi
Günaydın Öğretmenim
siyah önlüklü ilk okul yıllarım geldikçe aklıma, bugünkü öğrencileri çok kıskanıyorum. rengarenk kıyafetler, cicili bicili üniformalar, güzel okul armaları, güzel kalemler, güzel çantalar..
düşünüyorum da, ben asıl şimdi ilkokulda olmalıymışım..
nedense, renkli kişiliğimi bastırırdı sanki o kara renkli ve tektip ilkokul önlükleri.
ben daha 80lerin ortalarında ilkokuldaydım.
o zamanlar özel okullar yoktu, ve ben hatırlamasam da, darbe günlerinin sonrasındaki acı ve umudun bir arada yaşandığı yıllardı.
devletin şeker fabrikalarının, adı da, şeker olan ilkokulunda okudum. şimdi biraz saçma geliyor.
şeker ilkokulu..
acaba "sen neden bu kadar şekersin" diyenlere bu yanıtı mı vermeliydim bilmem ama çok da şekerdi okulum.
ben pazar günlerinde o zamanlardan beri haz almam..
"tanrım, bugün bir an önce bitse de, sabah olsa, pazartesi olsa, okul açılsa.."
diyordum..
ilk aşkım sıra arkadaşım aytaç'tı..
ikinci aşkım ise neriman öğretmen..
bendeki keyfe bak.. okulda yanımda biri karşımda diğeri, iki aşkla yaşıyordum daha ilk okul zamanlarında..
belki ondan seviyorum hala pazartesilerini..
şimdi ikisi de ne yapıyordur bilmem.
öğretmenim yaşıyormudur onuda bilmem ama çok hakkı geçmiştir.
zira şans ki, ablam ile aynı öğretmene sahiptik.
öğretmenler 1 2 3 4 5 inci sınıflara kadar okutup sonra yine 1 den başlardı. ablam 5 e kadar aynı öğretmenle okudu. ben 1 e başladım ve onun öğretmeni benimde öğretmenim oldu.
vede ilk aşklarımdan biri tabiki..
bugün pazartesi,
yine ziller çalacak..
yine okul açılacak..
yine öğrenciler okul yolunu tutacak..
öğretmenler..
ah o güzel ve vefakâr öğretmenler..
zil çalacak ve öğrencileriyle buluşacaklar..
kimi zaman ders, kimi zaman gırgır, kimi zaman güzel okul anıları çıkacak günlerden..
bugün göreve başlayanlar olacak belkide öğretmenliğe,
heyecanlarına heyecan katılacak..
ben şimdi geçmişe her döndüğümde,
öğretmenime bakıyorum..
ağzımdan bir kaç cümle çıkacak oluyor..
gözüm yaşarıyor bazen,
kekeleyerek "neriman öğretmen"e sesleniyorum..
"olmadı" diyorum..
"olmadı öğretmenim.."
senin bana öğrettiğin hayat bilgisi,
bana uymadı, olmadı.
her defasında çaktım..
sen, karneme "pekiyi" yazdın ama
ben hâlâ geçemedim..
sahi,
bugün pazartesi..
günaydın, "öğretmenim"..
-khaos-
http://digitalkelebek.blogspot.com/
düşünüyorum da, ben asıl şimdi ilkokulda olmalıymışım..
nedense, renkli kişiliğimi bastırırdı sanki o kara renkli ve tektip ilkokul önlükleri.
ben daha 80lerin ortalarında ilkokuldaydım.
o zamanlar özel okullar yoktu, ve ben hatırlamasam da, darbe günlerinin sonrasındaki acı ve umudun bir arada yaşandığı yıllardı.
devletin şeker fabrikalarının, adı da, şeker olan ilkokulunda okudum. şimdi biraz saçma geliyor.
şeker ilkokulu..
acaba "sen neden bu kadar şekersin" diyenlere bu yanıtı mı vermeliydim bilmem ama çok da şekerdi okulum.
ben pazar günlerinde o zamanlardan beri haz almam..
"tanrım, bugün bir an önce bitse de, sabah olsa, pazartesi olsa, okul açılsa.."
diyordum..
ilk aşkım sıra arkadaşım aytaç'tı..
ikinci aşkım ise neriman öğretmen..
bendeki keyfe bak.. okulda yanımda biri karşımda diğeri, iki aşkla yaşıyordum daha ilk okul zamanlarında..
belki ondan seviyorum hala pazartesilerini..
şimdi ikisi de ne yapıyordur bilmem.
öğretmenim yaşıyormudur onuda bilmem ama çok hakkı geçmiştir.
zira şans ki, ablam ile aynı öğretmene sahiptik.
öğretmenler 1 2 3 4 5 inci sınıflara kadar okutup sonra yine 1 den başlardı. ablam 5 e kadar aynı öğretmenle okudu. ben 1 e başladım ve onun öğretmeni benimde öğretmenim oldu.
vede ilk aşklarımdan biri tabiki..
bugün pazartesi,
yine ziller çalacak..
yine okul açılacak..
yine öğrenciler okul yolunu tutacak..
öğretmenler..
ah o güzel ve vefakâr öğretmenler..
zil çalacak ve öğrencileriyle buluşacaklar..
kimi zaman ders, kimi zaman gırgır, kimi zaman güzel okul anıları çıkacak günlerden..
bugün göreve başlayanlar olacak belkide öğretmenliğe,
heyecanlarına heyecan katılacak..
ben şimdi geçmişe her döndüğümde,
öğretmenime bakıyorum..
ağzımdan bir kaç cümle çıkacak oluyor..
gözüm yaşarıyor bazen,
kekeleyerek "neriman öğretmen"e sesleniyorum..
"olmadı" diyorum..
"olmadı öğretmenim.."
senin bana öğrettiğin hayat bilgisi,
bana uymadı, olmadı.
her defasında çaktım..
sen, karneme "pekiyi" yazdın ama
ben hâlâ geçemedim..
sahi,
bugün pazartesi..
günaydın, "öğretmenim"..
-khaos-
http://digitalkelebek.blogspot.com/
30 Ekim 2009 Cuma
Kendi öğretmenliğime dair..
2005 şubatta atandım ben..Memleketten ilk defa dışarı çıktım yaşamak adına..
Hangi okula atandığımı İstabul’a gelince öğrendim..Tabi merak içindeyim,nasıl bir okul,öğretmenler-öğrenciler nasıl diye..Hemen gittim verilen adrese..Mezarlık karşısında bir okul,üç katlı,genel olarak bakımsız..Şaşırdım..Bizim oralarda yoktur pek böyle okullar.. Moralim bozuldu..Ne yaparım dedim ben burada,ailemden uzak,bir başıma..
Ertesi gün öğrencilerle tanışma vaktiydi..dün gibi hatırlıyorum..Siyah kumaş pantolon ve siyah kazak giymiştim..Heyecanlıydım,hem de çok..Aklımdan bin bir türlü şey geçiyordu..Beni dinlerler mi,severler mi,yapabilir miyim diye..Alıştım onlara, onlar da bana..Eve aldım onları,yemeğe,gezmeye götürdüm,bazen de bende kaldılar..Yalnızdım,bir bakıma can yoldaşı oldular..
Eylülde 1. sınıfları aldım..Mini mini,ürkek birler..Ben nasıl ilk defa dışarıyı burada gördüysem ve ne hissettiysem biliyorum onlar da benim gibi hissettiler..Annelerinden çekip koparılmış gibi..Ağladı birkaçı-birkaçı tepkisiz,birkaçı neşeli..Tam 52 çocuğum oldu bir anda..Hepsi güzel,hepsi saf..Gözlerinde o kadar büyüdüm ki,onlar büyüttü,ben onları daha büyüttüm..
Annelerinden daha çok görüyorlardı beni ve genelde yanlışlıkla anne diyorlardı..Çok güzel bir hismiş anne denmesi,onu öğrendim..Anneleriydim onların zaten bir nevi..Yemeklerini yediriyordum,yeri gelince tuvalete götürüyordum,montlarının önünü kapatıyordum..Ziyarete gidiyordum evlerine,yatıya alıyordum,geceleri kalkıp üstlerini örtüyordum,sabah kahvaltılarını hazırlayıp saçlarını örüyordum..Mutluydum,biliyorum onlar da mutluydu..Öyle bir bağ oluştu ki aramızda 15 tatil olunca ağlıyordum..Göremeyeceğim kuzularımı 15 koca gün diye,hafta sonları dört gözle pazartesiyi bekliyordum,yaz tatili zaten işkenceydi..Nasıl özlüyordum anlatamam..
Şimdi 5. sınıf oldular ve bizim için ayrılık çanları çalmaya başladı..Yavrularım gidecek başka limana..Tek isteğim hepsinin iyi yerlere gelmesi,her açıdan..Ama ben çok üzgünüm..Onlar benim ilk öğrencilerim,en güzellerim,en özellerim..Onlar ağladı,ben ağladım,onlar güldü ben güldüm..Onlar sevdi,ben daha çok sevdim..Ve anne olmayı onlarla öğrendim..Fedakarlığı,merhameti,karşılıksız vermeyi..İşte bu yüzden diyorum ki iyi ki öğretmen olmuşum,canlarımın öğretmeni..
Zeynep'in Sesi
http://zeynepinsesi.blogspot.com/
Hangi okula atandığımı İstabul’a gelince öğrendim..Tabi merak içindeyim,nasıl bir okul,öğretmenler-öğrenciler nasıl diye..Hemen gittim verilen adrese..Mezarlık karşısında bir okul,üç katlı,genel olarak bakımsız..Şaşırdım..Bizim oralarda yoktur pek böyle okullar.. Moralim bozuldu..Ne yaparım dedim ben burada,ailemden uzak,bir başıma..
Ertesi gün öğrencilerle tanışma vaktiydi..dün gibi hatırlıyorum..Siyah kumaş pantolon ve siyah kazak giymiştim..Heyecanlıydım,hem de çok..Aklımdan bin bir türlü şey geçiyordu..Beni dinlerler mi,severler mi,yapabilir miyim diye..Alıştım onlara, onlar da bana..Eve aldım onları,yemeğe,gezmeye götürdüm,bazen de bende kaldılar..Yalnızdım,bir bakıma can yoldaşı oldular..
Eylülde 1. sınıfları aldım..Mini mini,ürkek birler..Ben nasıl ilk defa dışarıyı burada gördüysem ve ne hissettiysem biliyorum onlar da benim gibi hissettiler..Annelerinden çekip koparılmış gibi..Ağladı birkaçı-birkaçı tepkisiz,birkaçı neşeli..Tam 52 çocuğum oldu bir anda..Hepsi güzel,hepsi saf..Gözlerinde o kadar büyüdüm ki,onlar büyüttü,ben onları daha büyüttüm..
Annelerinden daha çok görüyorlardı beni ve genelde yanlışlıkla anne diyorlardı..Çok güzel bir hismiş anne denmesi,onu öğrendim..Anneleriydim onların zaten bir nevi..Yemeklerini yediriyordum,yeri gelince tuvalete götürüyordum,montlarının önünü kapatıyordum..Ziyarete gidiyordum evlerine,yatıya alıyordum,geceleri kalkıp üstlerini örtüyordum,sabah kahvaltılarını hazırlayıp saçlarını örüyordum..Mutluydum,biliyorum onlar da mutluydu..Öyle bir bağ oluştu ki aramızda 15 tatil olunca ağlıyordum..Göremeyeceğim kuzularımı 15 koca gün diye,hafta sonları dört gözle pazartesiyi bekliyordum,yaz tatili zaten işkenceydi..Nasıl özlüyordum anlatamam..
Şimdi 5. sınıf oldular ve bizim için ayrılık çanları çalmaya başladı..Yavrularım gidecek başka limana..Tek isteğim hepsinin iyi yerlere gelmesi,her açıdan..Ama ben çok üzgünüm..Onlar benim ilk öğrencilerim,en güzellerim,en özellerim..Onlar ağladı,ben ağladım,onlar güldü ben güldüm..Onlar sevdi,ben daha çok sevdim..Ve anne olmayı onlarla öğrendim..Fedakarlığı,merhameti,karşılıksız vermeyi..İşte bu yüzden diyorum ki iyi ki öğretmen olmuşum,canlarımın öğretmeni..
Zeynep'in Sesi
http://zeynepinsesi.blogspot.com/
İlkokul Öğretmenim
Çok küçüktüm. Anneme ne zaman okula gideceğimi sorup dururdum. Bir gün canıma tak etti ve anneme tüm engellemelerine rağmen okula gideceğimi söyledim. Annem gülerek dedi ki: " Oğlum bak, sen şimdi gitme sana söz veriyorum seneye yollayacağız okula." Bende bu çıkışın ardından hemen ikna oldum; zaten annem'in söylediği herşeye hemen ikna olur ona hiçbir zaman zorluk çıkarmazdım; penisilin iğnesi olmak için sağlık ocağına gitme konusu dışında.
Bir yıl sonra yeni mahallemize taşındık. Annem ve babam herhangi bir tartışmaya girmedi hangi okula gitmem konusunda. Tek seçenek olması bazen iyi oluyor. Okul başlamadan önce annem, babam ve kardeşimle daha sonra hiç yapmayacağımız kırtasiye alışverişine çıktık. Kitapların ve defterlerin kokusu hala burnumda. O yıllardan kaldı aldığım kitapları koklamak.
Okulun ilk günüydü. Annem elimden tuttu ve 8 yılımı geçireceğim okula götürdü. Herkes o kadar neşe doluydu ki ben olayı idrak edememe rağmen içimin kıpır kıpır olmasının önüne geçemedim. Okul önünde sıra olduk ve sınıflarımıza geçtik. Ben 1 - B sınıfındaydım. Annem sırama oturttu ve ayrıldı. Sınıf arkadaşlarım çok tuhaf geldi ilk başta. Kimisi ağlıyor, kimisi mızıklanıyordu. Ben ise henüz bir anlam yükleyememiştim tüm olanlara.
Tuhaf bir melodiden sonra içeriye iyi giyimli, anneme hiç benzemeyen, güler yüzlü bir kadın girdi. Bize öğretmenimiz olduğunu, bundan kelli beraber vakit geçireceğimizi, bizim hem annemiz hem babamız olacağını, bir arzu ve isteğimiz olduğunda kendisine çekinmeden söylemimizi belirtti. İşler iyiden iyi karışıyordu. Garip bir melodi daha, biz bahçeye çıktık. Herkes annesinin yanına vardı. Annemi diğerlerinin içinde zar zor buldum. Bana kolumdan kalın bir simit almıştı. Afiyetle yedim. Bu okul bahçesinde annem ile geçirdiğim ilk ve son tenefüs olmuştu çünkü annem ikinci tenefüste terk-i diyar eylemiş eve gitmişti. Bu okul hayatımda yanlız olduğumu anladığım ilk gündü. Allah razı olsun büyüdüğümde de veli toplantılarına gelmediler. İyi birşey olduğunun farkına vardım.
Yıllar yerinde saymadı. Bir çok problem ve ara sıra araya sıkışmış bir kaç güzellikle geçirdim okul yıllarımı. İlköğretmenimden bir kaç kere şiddet gördüm. Ödevlerimi yapmadığım için kafama bir kaç kez tokmak misali yumruk yedim. Çalışkan öğrencileri överken beni yerin dibine soktuğu da oldu.Bir keresinde müfettiş gelmişti; bana bir kaç soru sorup defterimi kontrol etmişti. Kanıya varıp imzasını attı: zayıf. Müfettiş gittikten sonra bir öğretmenimden zılgıtı yemiştim. Üçüncü sınıfta daha fazla dayanamayıp beni sınıfta bıraktı. Babam kendisi ile konuşup sınıfı geçmemi sağladı. O yaz haram oldu. Tatil kitabını bana ezberlettiler. Dördüncü sınıf ve beşinci sınıfta sınıfın en gözde öğrencilerinde biri oldum. Öğretmenim evimize gelip;"bu mal'ı nasıl adam ettiğiniz helal olsun" deyip ailemi tebrik etmişti.
Herşey'e rağmen ben öğretmenimi hep sevdim. Onun yerinde ben olsaydım bende aynı şeyleri yapardım. Belki . . . Okul hayatımın bittiğine o kadar sevindim ki. Askerlik için zar zor açıköğretim bitirdim bu da sonuncusu diyerek.
Şimdi maddi durumum iyi, evliyim. Bazen ilkokul öğretmenimizin şiir, şarkı öğreteceğine dört işlemi öğretseydi, öss'de Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünü kazanırdım diye hayıflandığım oluyor ama hepsi o kadar işte.Adı üstünde İlk okul. Nasıl başladıysan öyle gider. Ben de gider...
-FASLI-
http://derinderyam.blogspot.com/
Bir yıl sonra yeni mahallemize taşındık. Annem ve babam herhangi bir tartışmaya girmedi hangi okula gitmem konusunda. Tek seçenek olması bazen iyi oluyor. Okul başlamadan önce annem, babam ve kardeşimle daha sonra hiç yapmayacağımız kırtasiye alışverişine çıktık. Kitapların ve defterlerin kokusu hala burnumda. O yıllardan kaldı aldığım kitapları koklamak.
Okulun ilk günüydü. Annem elimden tuttu ve 8 yılımı geçireceğim okula götürdü. Herkes o kadar neşe doluydu ki ben olayı idrak edememe rağmen içimin kıpır kıpır olmasının önüne geçemedim. Okul önünde sıra olduk ve sınıflarımıza geçtik. Ben 1 - B sınıfındaydım. Annem sırama oturttu ve ayrıldı. Sınıf arkadaşlarım çok tuhaf geldi ilk başta. Kimisi ağlıyor, kimisi mızıklanıyordu. Ben ise henüz bir anlam yükleyememiştim tüm olanlara.
Tuhaf bir melodiden sonra içeriye iyi giyimli, anneme hiç benzemeyen, güler yüzlü bir kadın girdi. Bize öğretmenimiz olduğunu, bundan kelli beraber vakit geçireceğimizi, bizim hem annemiz hem babamız olacağını, bir arzu ve isteğimiz olduğunda kendisine çekinmeden söylemimizi belirtti. İşler iyiden iyi karışıyordu. Garip bir melodi daha, biz bahçeye çıktık. Herkes annesinin yanına vardı. Annemi diğerlerinin içinde zar zor buldum. Bana kolumdan kalın bir simit almıştı. Afiyetle yedim. Bu okul bahçesinde annem ile geçirdiğim ilk ve son tenefüs olmuştu çünkü annem ikinci tenefüste terk-i diyar eylemiş eve gitmişti. Bu okul hayatımda yanlız olduğumu anladığım ilk gündü. Allah razı olsun büyüdüğümde de veli toplantılarına gelmediler. İyi birşey olduğunun farkına vardım.
Yıllar yerinde saymadı. Bir çok problem ve ara sıra araya sıkışmış bir kaç güzellikle geçirdim okul yıllarımı. İlköğretmenimden bir kaç kere şiddet gördüm. Ödevlerimi yapmadığım için kafama bir kaç kez tokmak misali yumruk yedim. Çalışkan öğrencileri överken beni yerin dibine soktuğu da oldu.Bir keresinde müfettiş gelmişti; bana bir kaç soru sorup defterimi kontrol etmişti. Kanıya varıp imzasını attı: zayıf. Müfettiş gittikten sonra bir öğretmenimden zılgıtı yemiştim. Üçüncü sınıfta daha fazla dayanamayıp beni sınıfta bıraktı. Babam kendisi ile konuşup sınıfı geçmemi sağladı. O yaz haram oldu. Tatil kitabını bana ezberlettiler. Dördüncü sınıf ve beşinci sınıfta sınıfın en gözde öğrencilerinde biri oldum. Öğretmenim evimize gelip;"bu mal'ı nasıl adam ettiğiniz helal olsun" deyip ailemi tebrik etmişti.
Herşey'e rağmen ben öğretmenimi hep sevdim. Onun yerinde ben olsaydım bende aynı şeyleri yapardım. Belki . . . Okul hayatımın bittiğine o kadar sevindim ki. Askerlik için zar zor açıköğretim bitirdim bu da sonuncusu diyerek.
Şimdi maddi durumum iyi, evliyim. Bazen ilkokul öğretmenimizin şiir, şarkı öğreteceğine dört işlemi öğretseydi, öss'de Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünü kazanırdım diye hayıflandığım oluyor ama hepsi o kadar işte.Adı üstünde İlk okul. Nasıl başladıysan öyle gider. Ben de gider...
-FASLI-
http://derinderyam.blogspot.com/
İlk öğretmenim ve Ben
Hayat daki ilk Ögretmenler hic unutulmuyor sanirim tipki benim unutmadigim gibi....
Benim ilk Ögretmenim Bayan Kühn dü bir Anaokul Egitmeni iyidi 28 yasinda hayat dolu bir bayandi. Anaokulu grupunda 25 Cocuk olmasina ragmen herkese esit zaman ayirabilirdi hic bagirdigini hatirlamam mesela yapamadiklarimizda bile bizi yüreklendirir di.
Bilmem neden bu aksam Ilk Ögretmeninizi dendiginde mesaj da ilk aklima o geldi belkide yillar öncesinden aramizdan bir hastalik neticesinde ayrildigi icin mi bilmem ama aradan koskoca 28 yil gecmesine ragmen yine gözlerimde pirilti yüregimde bir sizi ile animsarim Bayan Kühn ü.
Cocuklugun da verdigi saflik la birlikde o degismeyen yüzümdü yapamadikarimi hic yüzüme vurmadi yeni yeni teknikleri ben ondan ögrendim ilk sol el makasimi yine o aldi. Eskiden solak olanlara sag ele yazmayi ögretirlerdi burada solu kolunu arkadan baglarlar sag la is görme ögretilirdi Bayan Kühn bunlarin hicbirini yapmadi bana bir makas bir kalem aldi hepsi de özel olarak sol el kullanalar icindi.
Saatler harcadi benim icin hic sikildim ya da yeter kiz ögren artik diye bir cümle duymadim agizindan. Sabri na hayrandim kadinin sorana bende bir gün egitmen olacagim dedigimi hatirliyorum.
Anaokulu bittiginde ve annemler yanlis secimle beni özel egitim veren bir engelli okuluna yazdiginda gözlerinden sicim sicim akan yaslarini hatirlarim hep Gülpare arada gel emi demisti.
Söz vermis ve tutmustum her yil en az iki 3 kere ugradim yillar biribini kovaladi ve ben 17 yasinda bir genc kiz bayan olarak karsina gectigimde Gülpare nasilsin dediginde ona bir stajer yeri aradigimi ama bulamadigimi söyledigimde Gel 4 hafta yerime egitmen ol diyen bir ögretmendi. Ben üzülmiyeyim diye hastaligini son ana kadar benden saklayan Lise deki ögretmenime annem den daha cok kafa tutan bir kadindi.
Hata Lise deki ögretmenime elindeki cevheri cürütürsen karsinda beni bulursun diyecek kadar yürekli bir kadindi.
Ama her iyi insan da oldugu gibi onu rabbim biz fanilerden daha cok seviyormus cok genc yasda aldi öretmenimi benden. Tek tesellim onun artik aci cekmedigidir arada mezarini ziyaret eder bir keske derim keske bugünlerimi görse ona senin saf ögrenci Gülparen bugün Genel Müdür Yardimcisi diyebilseydim ama elimden sadece onu mezari basinda ziyaret ettip ara ara sevdigi cicekleri mezari basindaki vazolara koymakdir.
Dinince dinlensin ona cok sey borcluyum ömrüm boyu cocuklara egitimde versem Bayan Kühn ün hakkini ödiyemem
Iste benim ilk ögretmenim
Sevgiler
-Gülpare-
http://guelpare.blogspot.com/
Benim ilk Ögretmenim Bayan Kühn dü bir Anaokul Egitmeni iyidi 28 yasinda hayat dolu bir bayandi. Anaokulu grupunda 25 Cocuk olmasina ragmen herkese esit zaman ayirabilirdi hic bagirdigini hatirlamam mesela yapamadiklarimizda bile bizi yüreklendirir di.
Bilmem neden bu aksam Ilk Ögretmeninizi dendiginde mesaj da ilk aklima o geldi belkide yillar öncesinden aramizdan bir hastalik neticesinde ayrildigi icin mi bilmem ama aradan koskoca 28 yil gecmesine ragmen yine gözlerimde pirilti yüregimde bir sizi ile animsarim Bayan Kühn ü.
Cocuklugun da verdigi saflik la birlikde o degismeyen yüzümdü yapamadikarimi hic yüzüme vurmadi yeni yeni teknikleri ben ondan ögrendim ilk sol el makasimi yine o aldi. Eskiden solak olanlara sag ele yazmayi ögretirlerdi burada solu kolunu arkadan baglarlar sag la is görme ögretilirdi Bayan Kühn bunlarin hicbirini yapmadi bana bir makas bir kalem aldi hepsi de özel olarak sol el kullanalar icindi.
Saatler harcadi benim icin hic sikildim ya da yeter kiz ögren artik diye bir cümle duymadim agizindan. Sabri na hayrandim kadinin sorana bende bir gün egitmen olacagim dedigimi hatirliyorum.
Anaokulu bittiginde ve annemler yanlis secimle beni özel egitim veren bir engelli okuluna yazdiginda gözlerinden sicim sicim akan yaslarini hatirlarim hep Gülpare arada gel emi demisti.
Söz vermis ve tutmustum her yil en az iki 3 kere ugradim yillar biribini kovaladi ve ben 17 yasinda bir genc kiz bayan olarak karsina gectigimde Gülpare nasilsin dediginde ona bir stajer yeri aradigimi ama bulamadigimi söyledigimde Gel 4 hafta yerime egitmen ol diyen bir ögretmendi. Ben üzülmiyeyim diye hastaligini son ana kadar benden saklayan Lise deki ögretmenime annem den daha cok kafa tutan bir kadindi.
Hata Lise deki ögretmenime elindeki cevheri cürütürsen karsinda beni bulursun diyecek kadar yürekli bir kadindi.
Ama her iyi insan da oldugu gibi onu rabbim biz fanilerden daha cok seviyormus cok genc yasda aldi öretmenimi benden. Tek tesellim onun artik aci cekmedigidir arada mezarini ziyaret eder bir keske derim keske bugünlerimi görse ona senin saf ögrenci Gülparen bugün Genel Müdür Yardimcisi diyebilseydim ama elimden sadece onu mezari basinda ziyaret ettip ara ara sevdigi cicekleri mezari basindaki vazolara koymakdir.
Dinince dinlensin ona cok sey borcluyum ömrüm boyu cocuklara egitimde versem Bayan Kühn ün hakkini ödiyemem
Iste benim ilk ögretmenim
Sevgiler
-Gülpare-
http://guelpare.blogspot.com/
Kaydol:
Yorumlar (Atom)